yok sayılmak (2024)

  • insan egosuna yapılan en büyük saldırıdır.

    bu öyle bir şeydi ki insanı cinayete kadar bile götürür allah korusun.

  • bundan daha kötüsü, her halükarda yok sayılacağını bildiği ve/veya gördüğü bir durumda yok sayılmamak için çaba sarfetmeye devam etmektir.

    kendisine saygısı olan insan bu yok sayılmanın ardından gerekiyorsa eğer kendine dersler çıkarır, yine varsa kendindeki eksikleri görüp düzeltmek için yoluna devam eder.

    dünyanın kendisi etrafında dönmediğini bilir, ama öte yandan da kendisini sevmeyi ihmal etmemelidir.

  • psikolojik şiddettir. genelde bunu uygulayanlar karşı tarafın psikolojik şiddet uyguladığını söylerek komik duruma düşerler.

  • insanın yok saymasını anlarım da, her gelip geçene havlayan sokak köpeklerinin bana havlamaması? peki ya art arda el kurutma makinesi ve otomatik kapı sensörlerinin yok sayıp tepki vermemesine ne demeli?

  • hiçliğin hiçliğe bağlandığı yere cehennem denir, demiş ya t. s. eliot; işte bu cehennemi yaşamaktır yok sayılmak. insanın kendisini savunmasına ve açıklamasına fırsat verilmemesi kadar dayanılmaz bir acı yoktur. insan ipe giderken; anlaşılamamış olmayı bile sorun etmez aslında. tek isteği, kendisini dilediğince açıklamasına izin verilmesi olurdu. insanın kendi içine dökülmesi ne kadar da huzursuz edicidir. bir zamanlar hissizleştiğimi ve artık hiçbir şeyin keyfimi kaçıramayacağını sanırdım. bunun da yanlış olduğunu acı bir biçimde tecrübe ettim.

    "eğer onun gözünde yoksam ne kadar yokum diye düşünmeye başladım. bunun derecesini tayin etmeye çalıştım. bütünüyle mi yoktum acaba, yoksa kısmi bir yokluk muydu benimki? dünyada iki kişi kalsak mesela, arar mıydı? aramazsa herhalde kati surette yok sayılırdım onun gözünde. ya da yolda yürürken ben görmeden önce o görse beni, yolunu değiştirir miydi? o zaman yine kati surette yok sayılır mıydım? ya da ikimiz aynı anda göz göze gelsek, yol değiştirmeye imkan olmasa, o zaman selam verir miydi? selam verse mecburen mi var olurdum acaba?"*

  • benimle ilgilenin demeyi bile hak görmemek, akıl edememek ve öylece susmaktır.

    küçük bir çocukken, aile saadetinin olmadığı bir evde büyümemin meyvesidir dünden bugüne. elimde defterle oda oda anne baba peşinde gezdiğimi hatırlıyorum. herkes o kadar mutsuzdu ki, benim kendi mutsuzluğumu ortaya çıkarmam, mesela karanlıktan korktuğumu dile getirmem, olup biten her şeyin yanına bir de "benim sorunlarım var" demem olacak şey değildi. ufacıktım, uslu ve akıllıydım. annem ve babam barınma ve yemek gibi temel ihtiyaçlarım dışında benimle ilgilensin diye pervane oluyordum. yok sayılmak budur. ne ofis arkadaşlarınız ne de hayatınızdaki insan sizi siz yapan o yaşlarınız kadar omurganızı bükmez.

  • çok ağırdır.hele ki hayatınızın merkezindeki bir insan tarafından yapılırsa dayanılmazdır.

  • evvelden tanıdığın birini yok saymak psikolojik şiddettir.

    bunu ilişki taktikleriyle, kaçan kovalanırla filan anlatamazsınız.

    insanı değersizleştirmeye çabalamaktır ve başarmaktır da. kalbini incitirsiniz karşınızdakinin.

    suçu ne ki bunu yapıyorsunuz? hala size ulaşmaya çalışan insan size değer vermekten başka ne yapıyor olabilir?
    istemezsiniz ayrı, sonsuz kere hayır deme hakkınız var.
    ama yok saymak? sen zaten kimsin, değersizdin şimdi de öylesini altını çize çize söylemek neden?

    kim yok saydı sizi bu kadar hayatında?
    babanız mı?
    hiç mi görmedi sizi?
    hiç mi okşamadı başınızı?

    ufacık bir şey söyleyeceğim, çokta ortada bir gerçek ama belli ki farkında değilsiniz.

    yok sayıp değersizleştirdiğiniz insanlar var ya; onlar babanız değil.

    bilin istedim.

  • bir insanın varlığını değersizleştirmek, o insana yapılabilecek en kötü davranışlardan biridir. bu sadece sürekli ilgi görmek, sevilip sayılmak, aranan kişi olmayı istemek değildir. bir insan beni sevmiyor ama düşmanlık ediyorsa bilirim ki, varlığımı bir şekilde tanıyordur ve bu bana keyif bile verebilir. çünkü kin dolu bir intikam dahi değersiz hissettirmek kadar can acıtamaz.

    duygularınızın, düşüncelerinizin, görüşlerinizin, söylediklerinizin ve hatta davranışlarınızın karşı tarafta - olumlu ya da olumsuz - hiçbir etki yaratmaması, yani yok sayılması, insanın kendisini kelimenin tam anlamıyla bok gibi hissetmesine neden oluyor. gerçi, tiksinmeye yol açsa da bok bile dikkate alınabiliyor. yok sayılmak daha da beter bir şey.

  • bok gibi bir durum resmen bok gibi. vaktiyle işyerindeki amirim ve onun yancısı arkadaşım sandığım kişi tarafından bana uygulanan eylem bu işte. kafa atasın gelir, ağızlarını burunlarını dağıtasın. stres yaşarsın, yediğin zehir olur, stresini eve taşırsın. bir çektim iki çektim sonunda dayanamadım sabırtaşı olsa çatlardı. gittim toptan yer değiştirdim ha aynı bina ama artık bağlı olduğum yer farklı. değiştirirken de suratları öyle bir şekil aldı ki ömrümce unutmam herhalde. boyun eğmemek önemli biri sizi yok sayıyorsa. siz doğru bildiğiniz gibi davranın yeter eninde sonunda aydınlığı göreceğiniz bir kapı açılıyor.

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

hesabın var mı? giriş yap

yok sayılmak (2024)
Top Articles
Latest Posts
Article information

Author: The Hon. Margery Christiansen

Last Updated:

Views: 5629

Rating: 5 / 5 (50 voted)

Reviews: 89% of readers found this page helpful

Author information

Name: The Hon. Margery Christiansen

Birthday: 2000-07-07

Address: 5050 Breitenberg Knoll, New Robert, MI 45409

Phone: +2556892639372

Job: Investor Mining Engineer

Hobby: Sketching, Cosplaying, Glassblowing, Genealogy, Crocheting, Archery, Skateboarding

Introduction: My name is The Hon. Margery Christiansen, I am a bright, adorable, precious, inexpensive, gorgeous, comfortable, happy person who loves writing and wants to share my knowledge and understanding with you.